ARA GÜLER ile röportaj yapmak için ses kayıt cihazım ve defterim ile yola çıktım. Bugün belkide hayatımın en önemli noktasıydı benim için. Usta foto muhabir ile röportaj fırsatı yakalamak elime geçen en büyük fırsattı. Evine geldim ve o heyecanla kapıyı çaldım. İçeriye girdim ve yanına doğru gitmeye başladım. Ve güzel bir samimiyetle beni hemen karşısına oturttu. Güzel ve naif bir sohbetten sonra, röportajıma başladım.
MERVE KESKİN: DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNESİNE KARŞI MISINIZ ARA BEY?
ARA BEY: Dijital çıktığından beri gazetecilik rahatladı.
Aslında tek derdi tiyatro yazarı olmaktı,piyes yazarı hikayeler falan yazardı 9 tane piyes yazmıştır. Oynananları var oynanmayanları var. Gençlikte herkes bu tarz şeyler yapmıştır. Herkes şiir yazmıştır ama bu demek değildir ki herkes şair olacak.
MERVE KESKİN: SİZ MESLEĞİNİZ BOYUNCA KULLANDIĞINIZ HİÇBİR ALETİ ESKİDİ DİYE ATMAMIŞ, HEP SAKLAMIŞSINIZ. İLERİDE MÜZE KURACAĞIM DİYE Mİ SAKLADINIZ?
ARA GÜLER: Sonlara doğru öyle bir düşünce oldu. Umumiyetle hiçbir şeyi atmam. Başkaları araba satar, araba alır, ben arabamı yeniledim ama eski, emektar arabamı satmadım. O benim ulaştırma bakanımdı çünkü.
MERVE KESKİN: Sanatçılar genelde bu cümleyi kamuoyu ile paylaşmasalar da sizin “çektiklerim içinde en çok beğendiğim budur” dediğiniz bir fotoğraf var mı? Hangisini en çok seviyorsunuz çektiğiniz fotoğraflar arasında?
Ara Güler: İnsan her eserini sever ama özel olanı mutlaka vardır. Sirkeci’de çektiğim bir fotoğraf var. Sirkeci’de bir tramvayın önünde at arabasını çeken arabacının fotoğrafımı çok severim. Tam anında çekilmiş bir fotoğraftır, denk gelmiş ve ben de uyanık davranmışımdır orada. Anlık bir olaydır. Bir saniye geç kalsam o fotoğrf olmazdı. Bir dakika, öylesine çok uzun bir süredir ki fotoğraf çeken için. Bunu ancak bu işle uğraşan bilir.
Eski İstanbul fotoğrafları da önemlidir. Ben çekmeseydim olmayacaktı. Başka kimse de yok. Eski İstanbul’u çekmiş olmak İstanbul’un yok olmasının önüne geçti. Kendisi yok ama fotoğrafı var.